insan, doğanın yere döktüğü birer kırıntı...

yaşadı, gün doğumundan geceye

yalvardı,

kirli bi ırmak olup,
engin bir denize varıncaya kadar.

Orada mıyım?

20 Ocak 2012 Cuma

Bölüm 2 : Sakarya - Uşak

Kaldığımız yerden devam..

Kimi arkadaşlar annemin rahatsızlandığını zannetmiş geçmiş olsun dediler ama öyle değildi.
Gençlik yıllarından beri yana tutuşa yapmak istediğin şeyi, bir çok şeyi göze alıp bir çok hazırlık yaptıktan sonra yapar iken alınan bir haberdi evdeki ayrılık.. gökten kafaya düşen meşe kütüğü gibi..
sonra velhasıl kelam arayı düzelttik ve adapazarına döndükten sonra yola çabucak çıktık.(çıktık derken yalnızım.)

günlerden 16 eylül cuma. Allah kabul etsin. adapazarındaki evden gişelere gidene kadar yine epey yürüdüm ve yoruldum. artık sanki biraz daha kaşarlanmıştım. ne yapacağımı biliyor gibiydim.

kağıdıma uşak yazdıktan sonra sağ elimin baş parmağını kaldırdım. saat 12 gibiydi.
13 oldu.
13:30 oldu.
baktım duran yok. he bir ara 21(diyarbakır) plaka bir transit durdu ve nereye gittiğimi sordu uşak dedim üzüldü, arifiyeye gidiyormuş fındık işçilerine. yolun açık olsun dedi; sagolasın dedim senin de.
13:30 da gişelerin hemen ilerisinde adapazarı yönü ile bilecik-antalya yol ayrımı var oraya geçtim. orada bir 15 dakika bekledikten sonra günün ilk aracı durdu. 2011 model audi a6. iyi bir başlangıç. :) porsche cayenne e de otostop çekmiştim ama evet durmamıştı.
abim antalyaya gidiyordu sağolsun beni de aldı ve kütahya civarlarına kadar bırakıverdi. arada bir çay molası verdik güzeldi.

kütahya civarına geldikten sonra arabadayken çalan ama cevap veremediğim telefonuma bakarken çantamı alıp yolun kenarına otostop çekmek için çekiliyordum. o sıra biri seslendi. baktım biraz ilerde bir ford connect. ne el etttim ne de gördüm. adamlar durmuşş. erzurumlu 3 abi direk alıverdiler beni. bursada lokanta işi yapıyorlarmış. onlar da beni yanılmıyosam ısparta kavşağına kadar bıraktılar.

ısparta kavşağına gelince yolun karşısına geçtim ve arkadaşım gürolla telefonla konusurken bir tır döndü kavşaktan önümden geçen ilk araçtı otostop çektim ve durdu.
abimin nereye gittiğini hatırlamıyorum ama aslında otostopçu almaya tövbe ettiğini(çünkü dolandırılmış) ama beni görünce tövbesini bozduğunu söyledi. sağolsun varolsun beni uşak merkeze kadar bıraktı.
ilk varış noktam aslında uşak ın ulubey ilçesiydi. çünkü dünyanın 2. en büyük kanyonu buradaydı.

şehir içinde yaklaşık 2 km kadar gittikten sonra ulubey yol ayrımının biraz ilerisinde otostopuma basladım. yaklaşık son 30 km idi. akşam olmaya başlamıştı.
yaklaşık 45 dk belki 1 saat geçtikten sonra eşmeli bir abi fatih kamyonuyla durdu. (eşme ulubey den 30 km daha ötededir.)

yaklaşık yarım saatlik yolculuktan sonra yolunun dışında olmasına rağmen beni kanyonun önüne kadar bırakıverdi koca kamyonuyla.

kanyona vardığımda hava kararmaya başlamıştı. aslında vardım dediğim. kanyonun önündeki koruluk. burada mangal yapıp oturup yemeye yerler var ama gel gör ki. insanlar kendini alkole vurmuş ve tüm pisliklerini geride orada bırakmışlar.
koruluğun içerisinde ilerlerken mangal yapan ulubeyli 2 genç beni masalarına davet etti. ben de kaçırmadım. oturdum sağolsun neleri varsa paylaştılar. yunus-yıldırım-kamil.
sonra da çadır ı kurmak için kanyona bakan buğday tarlalarından birine götürdüler beni. aslında ilk niyetim çadırı o koruluğa kurmaktı fakat alkol alan gençlerin vereceği rahatsızlıktan çekinerek tarla tercihim oldu.

saat gece 11 gibi çadırı kurduk. hava çok rüzgarlıydı ve koruluktaki belediye tesisinden gelen müzik sesi kulak acıtıyordu. daha önce de defalarca çadırda kalmıştım ama anadolunun bilmediğim bir yerinde bir tarlanın ortasında tek başıma çadırda kalmam her ne kadar erkek de olsam :) korkmama sebep oldu. bu ve bundan sonraki geceler hep elimde biber gazı ile uyumaya çalıştım.

sabah olduğunda daha henüz güneş doğmamışken çadırdan çıkıp manzaranın keyfini çıkardım. fotoğraf makinem çok kaliteli olmadığı için video ve fotoğrafların kalitesi o kadar iyi değil kusura bakmayın. çadırı toplayıp uşak merkeze doğru yola çıkarken kanyonun kenarında gördüğüm inşaat molozları beni çok üzdü. elimizdekinin kıymetini bilmiyoruz! bu kanyon dünyanın 2. büyük kanyonu olmasına rağmen içerisindeki akarsunun kirliliğinden mütevelli turizme açılamıyor yada başka sebepten.

oradan yine otostopla uşak merkeze gidip müzeyi gezip karun un hazinelerine baktım. şunu söyleyebilirim ki parçalar muazzam ama pek birşey kalmamış yani diyebilirim ki bülent ersoy un hazinesi daha bir cafcaflıdır.

KANYONDA GÜN DOĞUMUNA İLİŞKİN VİDYO

Yeni Pencere

Yeni Pencere

ADAPAZARINDAN AYRILIRKEN:


UŞAK TREN İSTASYONU:


ULUBEY- EŞME YOL AYRIMI:



MEŞHUR MÜZE(hani şu çalınan parçanın yıllar sonra farkedildiği müze):






BU BİLEZİKLER CAMDAN:




KANYON KORULUĞUNUN GİRİŞİ:


KORULUKTAKİ TESİS:













Hiç yorum yok: